KAZAKİSTAN-ÖZBEKİSTAN İZLENİMLERİ    
25.Kasım.2023  |   1037 Görüntülenme    |      |  


Uzun bir aradan sonra okulların da bir  hafta tatil olmasını değerlendirerek yurt dışı seyahatine çıktık. Orta Asya hep merak ettiğimiz bir yerdi. Özbekistan’da şirket kuran kuzenim Dr. Murat AKSOY’un önerisi ve rehberliği  ile çok merak ettiğimiz Kazakistan ve Özbekistan’ı gezdik.

12 Kasım sabahı saat 07.00 uçağı ile Trabzon’dan İstanbul’a hareket ettik. Yurt dışı uçağımız flyarystan havayollarına ait uçak ile 15.20’de Kazakistan’ın Türkistan şehrine hareket ettik. Flyarystan uçağının  bagaj hakkı olarak 5 kilo sınırlaması var. Biz 8 kilo olduğunu sanıyorduk. Her bavulun da müstakilen 5 kiloyu geçmemesi gerekiyormuş.  Fazla eşyalarımızı bir bavula koyarak İstanbul’da bizimle Kazakistan’a gelen bir  bir yakınımıza bırakmamıza rağmen 45 dolar fazladan bagaj ücreti ödemek zorunda kaldık. Kazakistan saati ile gece 23.00 civarında Türkistan’a vardık. Kazakistan ile Türkiye arasında 3 saat fark var. Seyahat yaklaşık  4 saat sürmesine rağmen doğuya doğru gitmemiz ve saat farkı nedeniyle gece yarısına doğru Kazakistan’a vardık. Kuzenimiz Murat 17 kişiden oluşan gezi grubumuzu minibüs ile havaalanından aldı ve kaldığımız Hilton Otele gittik. Gece mini bir Türkistan gezisi yaptık.

 

 Ertesi gün Otelde yaptığımız kahvaltının ardından Hoca Ahmet Yesevi’nin de hocası olan ve Türkistan şehrine yaklaşık 1 saat mesafedeki A"slan Bab" türbesini ve camiini  ziyaret ettik. Bizim için farklı bir tecrübe oldu. Şöyle ki, Trabzon’da bizim akrabalar yöresel söylemle “ Baboli” yani Baboğlu olarak bilinir. Yine akrabalarımızda  yaygın biçimde “Uzun” soyadı da vardır. Rahmetli babamın adı da Aslan’dır. Aslan Bab’ın türbesinde yer alan seceresine baktığımızda da alt soylarından birinin Hasan UZUN olduğunu gördük. Murat ile birlikte bizim akrabamızın kökeninin Aslan Bab’a dayanmış olabileceğine kanaat getirdik.

Farabi’nin doğduğu tarihi Otrar şehrini gezdik. Cengiz han, 6 ay kuşattıktan sonra şehrin surlarının içinde kalanların aç, susuz kalması ile birlikte şehri ele geçirdi ve dönemin en medeni şehirlerinden olan Otrar’ı yerle bir etti. Ağaçları bile yok etti. Emir Timur, Moğol istilasından sonra yıkılan şehri imar etti. 10. Yüzyılda bu şehirde kanalizasyon sistemi ve hamam vardı. Her 18-20 km mesafede kervansaraylar olurdu. Şehristan, surların içindeki yerleşim alanlarına denirdi. Gümüş para basılırdı. Burası Turban, Farab ve Otrar isimlerini aldı.

Ardından Türkistan şehir merkezine dönerek şehir merkezine bulunan Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesini ve camiini gezdik. Hoca Ahmet Yesevi, 1093 yılında Kazakistan’ın Sayran şehrinde doğmuş, 1166 yılında Türkistan’da vefat etmiştir. Bu türbe 1400 yıllarında pişmiş taştan Emir Timur tarafından yapıldı. Kazak Hanlarının türbeleri de buradadır. Çilekeşhanesinde bir mumla suyu ısıtan büyük bir kazan vardır. Türbe ve cami ihtişamını halen korumaktadır.

Türkistan’da eski Kervansaraylar tarzında modern alışveriş merkezi yapılmış olup burada birçok Türk mağazası bulunmaktadır. Gece açık alanda su gösterileri yapılmaktadır. Türkiye’den gelen birçok öğrenci de bu şehirde bulunan ve ülkemizde denkliği kabul edilen Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesinde eğitim görmekte. 

Ertesi gün minibüs ile gerçekleştirdiğimiz 4 saatlik seyahatin ardından Kazakistan’dan Özbekistan’a geçtik. Kazakistan geneli step ve çöle yakın bir arazi yapısında. Develer de günlük yaşamın bir parçası kırsal alanda. Özbekistan’a giderken Kazakistan’ın büyük şehirlerinden olan Çimkent’ten geçtik. Pek gelişemeyen ve geneli tek katlı binalardan oluşan büyükçe bir şehir. Sınır kapısı işlemleri  her iki ülke açısından ve özellikle Kazakistan açısından çok geri kalmış. Tekrar tekrar kontroller insanı yoruyor. Her taraf seyyar dövizcilerle dolu. 

Özbekistan’da bizi başka bir minibüs ve rehber alıyor ve sınıra çok yakın olan başkent Taşkent’e getiriyor.

Taşkent, sonradan daha düzgün inşa edilen  modern bir şehir. Türk girişimciler de çok. Yine bizim müteahhitlerin yaptığı büyük iş merkezleri ve konutlar var. Taşkent şehir meydanında gezerken eşim bir genç kızdan fotoğrafımızı çekmesini istedi. Fotoğrafımızı çeken üniversite öğrencisi kız Türkiye’den geldiğimizi öğrenince Türk dizilerini özellikle “Yargı” ve “Yalı Çapkını” dizilerini çok severek izlediğini söyledi. Kazakistan’da da “Kuruluş Osmanlı” dizisinin izlendiğini gözlemledim. Dizilerimizin yurt dışında ilgiyle izlenmesi gurur verici. Akşam Taşkent’te dolaşırken Maraş Dondurmacısı gördük ve aldık. Türk müziği dinletiyordu. Bizim isteğimiz üzerine çaldığı müziklerle  Taşkent’in en büyük parkında horon, kolbastı, harmandalı oynadık.

Ertesi gün hızlı tren ile Semerkant’a gittik. Semerkant, tarihi yapıtlarını hala muhafaza edebilen güzel bir şehir.

1400 yılında yapılan Emir Timur türbesini ziyaret ettik. Harika bir yapı ve harika bir cami. O dönemde ne kadar büyük bir medeniyet kurmuşlar. Binalarda 7. ve 8. yüzyıllarda kanalizasyon vardı. Semerkant’ta orijinal Özbek Pilavı yedik. Öğleden sonraya pek kalmıyormuş. Farklı bir yapım şekli ve farklı bir lezzeti vardı. 

Ardından tarihi şehrin merkezi olan Registan meydanına gittik. Meydandaki iki medrese 200 sene ara ile yapılmış. Ali Şir Nevai bu medresenin öğrencisiydi. İpekyolu’nda en önemli iki şehir Semerkant ve Buhara idi. Timur’un torunu Uluğ Bey tarafından  3 yılda yapılan Dünyanın ilk rasathanesinin kalıntılarını gezdik. Ardından Bibii Khanum Camii ve Şahı Zinde kompleksini gezdik. 500 yıl öncesi adeta yaşıyordu. Akşam kaldığımız otelden gece görmek için tekrar Registan Meydanına geldik. Gece görüntüsü gerçekten harika Registan Meydanının.

Timur, eşi Bibi Hatun için  1399 yılında çok görkemli bir cami yaptırmaya başlamış, Hindistan seferi sonrası 1405’te bu camii tamamlamıştır. Timur, Hindistan’a sefere gittiğinde 99 Fil getirip inşaatı bitirmiştir. 

Perşembe günü hızlı tren ile Buhara’dayız. Buhara’da da Semerkant gibi çok kıymetli tarihi eserler var. 1318 yılında Buhara’da doğan Bahaüddin Nakşibendi’nin türbesi ve camiisini ziyaret ettik. 250 km’lik bir alanda 7 farklı ibadet yeri var.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Buhara Tıp Fakültesini gezip kıymetli Dekan Hanım’dan çok yararlı bilgiler edindik.

40 sütün camii, gördüğüm en farklı mimarideki cami. Yaklaşık 100 havuz var bahçesinde.  Zerahşan Nehri’nden su alınmış. 1920 yılında Bolşeviklerin istilasındaki bombardımanda birçok yer hasar görmüş.

Leb-i Havuz, 114 tane havuz var Buhara’da. 1943 yılında Rusya Nasrettin Hoca filmini Buhara’da çekmiş. Nasrettin Hoca’nın heykeli de var Buhara’da.

Buhara’da son hükümdar Sitor-i Mokhi’nin yazlık konutu da mükemmel. Dolmabahçe Sarayı’nı anımsattı bana. Yüksekliği 20 metreyi bulan Ark kalesi ve çevresi de harika bir yer. Buhara’nın eski şehir merkezindeki üç büyük cami ve çevresindeki tarihi eserler çok iyi korunmuş. Adeta o dönemleri yaşıyor insan. Halen aktif olan Kalyan camiini ziyaret ediyoruz.

Ertesi gün hızlı tren ile Taşkent’e dönüyoruz.

Karahanlılar döneminde 12. yüzyılda Moğol istilası sonrası yapılan magoki atori, yahudilerle birlikte kullanılmış.

6. Yüzyılda Türk kavimleri Taşkent’e yerleşmiş. Taşkent’te Hz. Osman döneminde yazılan orjinal Kur’an-ı Kerim’i ziyaret ettik. Aynı gün karayolu ile Kazakistan’ın Türkistan şehrine gittik. Ertesi gün ise 5 saatlik bir yolculuk sonrası İstanbul’a, akşam ise Trabzon’a döndük.

Güzel, uyumlu ve zevkli bir ekiptik. Tüm katılımcılara da ayrıca teşekkür ederiz. 

Orta Asya ve Türk Cumhuriyetleri mutlaka gezilip görülmesi gereken yerler. Türkçe farklı lehçelerle halen orada yaşıyor ve gelişiyor. Batı dillerindeki sözcüklere de çok güzel Türkçe karşılıklar buluyorlar. Örneğin Resepsiyon’a  Kabulhane diyorlar.

Elden geldiğince gezi izlenimlerini siz dostlara aktarmaya çalıştık. Sağlıcakla kalın.

 

Siz de Bir Yorum Bırakmak İster misiniz?

Ad Soyad
Email
Yorum
e5A8L1




Turkay Özcan      8.03.2024

Atayurdumuzu ziyaret etmenizi çok takdir ettim bizede nasip olur inşaallah anlatım güzeldi gitmiş kadar olduk görüşmek üzere.

M. Nihat Malkoç   [email protected]   11.02.2024

Fatih Bey, kadim Türk yurtlarına dair kıymetli gezi yazınızı büyük bir keyifle okudum. Tam olması gerektiği kıvamda ve uzunlukta yazmışsınız. Çok da hoş bir üslûp kullanmışsınız. Türkçeyi bir edebiyatçı titizliğiyle doğru ve yerinde kullanmışsınız. Bu özellik sanırım kıymetli eşiniz Fatma Hanım'ın Türkçe Öğretmenliğinin size kattığı bir değer olsa gerek :))) Bize ata yurtlarımızı hayali de olsa gezdirdiniz. Ben de 2000-2003 seneleri arasında Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'ta üç yıl devlet okullarında öğretmenlik yaptım. O coğrafyaları iyi bilirim. O yıllarda Özbekistan'a gitmeye niyetlendiysek de o zamanlar Türkiye-Özbekistan ilişkilerinin soğuk olması nedeniyle bir türlü gidemedik. Fakat bu güzel yazınızı okuyunca gitmiş gibi olduk. Bu yazılar internet sitesinde zamanın hoyrat elinde yitip gitmemeli. Sayıları çoğalınca mutlaka kitaplaştırılmalı. Beğeniyle okudum. Allah kaleminizi, kelâmınızı ve ilhamınızı daim ve kaim eylesin.

Bahriye kefelioğlu      4.12.2023

Yazıyı okurken Türkistan, Kazakistan ve Taşkent sokaklarında gezindim ama registan meydanını bir kaç kez turlamış olabilirim. Beni en çok heyecanlandır yerin buhara olduğunu söylemeliyim. Yazının sonunda aklımda iki şey belirdi orta Asya ve Türk cumhuriyetlerine seyahat planlamak, buhara sokaklarına ayak izlerimi bırakmak... Özbek pilavına olan hayranlık ve damak tadı uygunlugumu da belirtmek isterim sevgi ve selamlar

Filiz Polat   [email protected]   2.12.2023

Orta Asya ve Türk Cumhuriyetlerine seyahat etmeyi düşündüğüm bir dönemde son derece sade ve sistematik bir anlatımla aktardığın bilgiler kesinlikle çok faydalı olmuş. Umarım gitmek kısmet olur. Bize yol gösterecrk bir yazı. Çok teşekkür ederiz.

Ozkara      2.12.2023

Yazi ve resimlerden ailecek gezilebilecek yerler oldugu izlenimine kapildim. Sizde gayet aciklayici bir sekilde tasvir etmissiniz. Insanin Ata yurdunda olmasi baslibasina bir manevi huzur ortami olusturuyor. Anlatiminizdan bunu hissettim. Rabbim tum Turk cografyasini ve Türk milletini birlik butunlukten ayirmasin.

Ayşe Bacak   [email protected]   2.12.2023

Benimde çok merak ettiğim görmek istediğim yerlere gitmekle kalmamış anlatımınızla bizleri de oralara sürüklediniz. Keyifli bir tatil olmuş sizin için. Bizim içinde okuması güzeldi. Kaleminize ve yüreğinize sağlık Fatih bey

Feyza Silahtaroğlu      30.11.2023

Keşke önceden haberim olsaydı, hayalimi gerçekleştirmiş olurdum.O yüzden size imrendim, ne güzel olmuş, ne mutlu size.

Tayyar Kandemir   [email protected]   29.11.2023

Çok güzel seyahat yaptınız bizede en güzel şekilde aktardıniz gençler için çok eğitici bilgilendirici oldu bizlerede nasip olur inşallah hayırlı akşamlar Fatih bey kardeşim

Mesleha Kahraman      29.11.2023

Herşey Harika. Yazılarınız ve fotoğraflar İnşallah bende gezerim birgün

Yavuz Selim YAZICI   [email protected]   28.11.2023

Başkanım bizde çok istiyoruz aynı geziye çıkmayı ama öyle anlatmışsınız ki artık gerek kalmadı :).. Latife bir yana o geziye çıktığımızda rehberimiz bu yazınız olacak.. Saygılarımı sunarım..

Melihat Çiflik   [email protected]   28.11.2023

Çok güzel bir geziydi başta kızım ve damadıma ve gurup arkadaşlara çok teşekkür ediyorum,sizinde kaleminize ve yüreğinize sağlık çok güzel olmuş

Gönül mete   [email protected] .    28.11.2023

Fatih bey merhaba ! Yazınızı okudum . Tekraren yaşadım geziyi . Çok teşk ederim . Bende notlar almıştım geziyle ilgili . Bana ufuk açtınız . Sevdiklerime yaşadıklarımı paylaşmak için sizin gibi yapacağım . Gördüğüm gezdiğim yerleri notlarımdan yararlanarak paylaşacağım .Sizleri tanıdığımıza çok memnun olduk . Ailenizle ve yavrularınızla huzurlu sağlıklı günler diliyoruz. Mete Ailesi

Fatma Aksoy   [email protected]   28.11.2023

Muhteşem bir geziydi.Gezi ekibimizde herkes iyi ve güler yüzlü olunca daha da keyifli oldu.Başta sevgili Murat ve Laçin olmak üzere tüm gezi arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.Gezdiğimiz yerleri yazıya aktararak ölümsüzleştirdiğin için çok teşekkür ederiz canım.Kalemine,yüreğine sağlık.

Dr. Murat Aksoy   [email protected]   28.11.2023

Değerli ağabeyim; Ailenizle birlikte şeref verdiniz. Ata yurtta hem tarihimizin derinliklerini hem de aile köklerimizin izlerini gözlemlemek ebedi güzellikte bir hatıra oldu. Bu unutulmaz geziyi en değerli hatıralar kısmında hatıralarımda kayıt altına aldım. Özellikle Aslan Bab kısmını birlikte müşahade etmek ve bunu maaile paylaşmak bizim için keyifti. Saygı ve muhabbetlerimle.